Kişi sonunu kendi gözleriyle görmeden, ‘mutluyum çünkü tek güç benim’ diyemez! Krallar yakılmaz! Odun yığınlarının üstünde yakılmak, yalnızca halk önderlerinin ve bilgelerin payına düşen alınyazıları olmuştur. Bir de kitapların… İnsan zulmü, hemen her yere ulaşır, sadece ve sadece insanların hâyâl ve umutlarına erişemez. Tarih boyunca, bu iki erdemin eşiğinden içeriye adımını atamamıştır. Düşünceyi bile susturan zulüm, umut ve hayali susturmaya gücünü geçirememiştir. Güçsüz insanların en büyük, en vefalı sırdaşı: umutları ve hâyâlleri olmuştur. İç ve dış baskıların, sansürlerin en çok musallat olduğu, kösteklediği erdemimiz, hep atılım gücümüz olmuştur. Çünkü atılım, köleliklerden, bağımlılıklardan kurtulmanın atomcul gücüdür. Bunun daha bilincine varma yetişkinliğine erişemeden, düzen denilen köleleştirici güç, daha yatağında iken boğmak için elinden geleni yanına koymaz, yarına da bırakmaz! Önce koşullandırır, öz-güveni insanın kendi elleriye yıktırtır.Artık, sömürgenlerin ellerine muhtaç olmaktan, onlara biat etmekten kurtaramaz insan kendisini . Oysa, insan nereye giderse gitsin, umudunu da, hayallerini de beraberinde götürür. Bunların bittiği yerde de zaten can da biter. Bu yüzden, gerçek düşmanlarımızı tanımadan, onlardan kurtulamayız! Çünkü; atılımlarımıza engel olan her güç ve etken, bağımsızlaşmamızın düşmanı, köleleşmemizin efendisi olmuştur tarih boyunca, bugün dahi olmaktadır. |
***
Filed under: Adalet, Bilim Dünyası, Hukuk, Kültür, Mustafa Aslan Aksungur, Referandum 2017, Sanat, Temel Hak ve Özgürlükler, Yeni Anayasa Süreci, Yunanistan, İnsanlık | Leave a comment »