Aydının dalkavukluğu, cahilinkinden çok daha yıkıcı ve tehlikelidir! Kemik yalayıcılık, çanak yalayıcılık, yağcılık, yalakalık, yalpaklık, yaltakçılık, yaltaklanma, yaltaklık, tabasbus, huluskârlık sözlüklerde Dalkavukluk diye geçer! Gelin bakalım, ünlü düşünürler neler demişler bu konuda: İktidar yalakalıktan hazzetmeye başladığı zaman, şeref ortadan kalkar; ayaklar altında ezilmeye başlar – Shakespeare; Dalkavuklar, devlet adamlarının çevresini sarmış bir çemberdir; Dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün getirdiği çıkardan daha fazla olursa, o ülke batar – Montesguieu; Rakip ve düşmanlarınızı gülünç gösterip mahvetmek isterseniz, etrafını dalkavuklarla doldurun – Edmound Jaloux; Kendine ait olmayan bir ölüye sunu sunmak, dalkavukluktur – Konfüçyus; Bizi tenkit ederek kurtaran dost, kaybımıza sebep olan dalkavuktan çok daha itibarlıdır – Delavigne; Ülke bölünsün istiyorum. Yandaş, Yalaka ve Yavşaklar bir tarafa; Onurlu, Şerefli, Emekçi ve Vatanperver insanlar bir tarafa – Can Yücel; Yağcılık, her türlü sosyal ilişkinin merhemidir – Neyzen Tevfik; Dalkavuklar ne kadar yükselirlerse yükselsinler, kendilerini yükselten tekme izlerini arkalarından silemezler – Cenap Şahabettin; Dönemsel şekil değiştiren iki mahluk vardır; ipek böceği ve dalkavuk – H.Danişmend; Kişi, sende olmayan vasıflarla överse, sende olmayan kusurlarla da yerebilir – Ali Zeynel Abidin… |
***
DALKAVUKLUK
“-Söz, özü dışa yansıtan bir dış-bükey aynadır!” Diye başlarsam söze ve de:
“Bilimin dalkavuğu olamaz! Gel bil ki insanlık için Bilgenin dalkavuğu, cehlin (Bilmezin) dalkavuğundan bin bir-iki kez daha yıkıcıdır; bin-yüz üç kez daha tehlikeli olur!” diye sürdürürsem sözlerimi; acab’ola ki, sizler ne buyurursunuz benim bu yadsınamaz “doğrularıma…”
Sizlerin ne buyuracağınızı pek bilemem kuşkusuz ben… Ama sizlere şunu arz edeyim ki:
“Tek başına da kalsan, doğru bildiğin yolda yürü ya Mustafa!” Diyor beyin kıvrımlarıma sığamayan aklım bana…
Düşünüverin biyol, bir ülkede normal yargı kurumları varken, bunlar görevlerini hiç bir etki altında kalmadan, düpedüz, onurluca yapıp dururlarken, onlarla yetinmeyen, o ülkeye “Özel Mahkemeler” kurulmasına ve bu Mahkemelere: “Özel Yargıçlar + Özel Savcılar” atanmasına “Parmak Olur” u vermek ne demektir..?
Ben buna: “Halk Düşmanlığıdır + Diktatör Dalkavukluğudur!” diyorum. Yanılmışsam eğer, adını sizler koyunuz lütfen de, ben de öğreneyim. Yanlış bulursam yanlışımdan döneyim.
“Yanlışlarından dönmek gibi yüce erdem olamaz..!” Demiş büyüklerimiz.
Bu: “Özel Yasalar”ı öneren kişilere, kurumlara, bu istemi yasalaştıran Meclise, yürürlüğe koyan yetkili makamlara, hele hele bu yetkili katlara DALKAVUKLUK yapan, onay veren, parmakçı kaldıraçlara…
“Kavakta nar biter mi?” diyen her üst görevlisinin önünde eğmeç gibi eğilerek:
“Hem de kafam gibi gibi biteeer Âmirim, Bakanım.. Başbakanım..Cumhurbaşkanım..!” Diyen yetki ve oy sahibi sözde “Bilge”lerin yıkımını, hangi “Bilmez”in kazması, küreği, beyni, yüreği, gücü, teri… hatta, hatta, o kutsal denilen “Oy”u ve onun arkadan gelecek olan “Soy”u düzeltebilir acaba..?
Bunun doğru yanıtı için şu bizim: 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri çalışmalarına bir bakıvermemiz yeter de artar bile…
Bir ülkeye en büyük kötülüğü yapan, o ülkenin “Diktatörü” değildir Dostlarım; o diktatöre diktatörlük yolunu açan, çevresinde kümelenmiş olan kişiliği paçavralaşmış “Çıkar Dalkavuklarıdır. Çıkar Güruhlarıdırlar! Bunlar Milletin vekilleri değil, ÇIKARLARININ Tutsak vekilleridirler!”
Düşünün biyol: Çevresindeki dalkavukları olmasa, 17 ve 25 Aralık olayları, böylesine sessizce örtülebilir miydi şu Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, ve de dışında? Örtülmek şöyle dursun, “Cumhurbaşkanlığı makamı ile Ödüllendirilebilirler miydi? Onu isteyen kişiler?
“Akıl için yol birdir!” demiş atalarımız; aklımızı başımızdan hiç bir RÜŞVET ayıramasın lütfen…
Yaptığı her yolsuzluğa, her kanunsuzluğa:
“Pek güzel yapıyorsunuz Başkanım, Başbakanım, Yan bakanım, Dik çakanım!” diyen dalkavukları olmasa, yasaları çiğneye çiğneye kim, nasıl Cumhurbaşkanlığı Makamına, tereyağından kıl çeker gibi bu denli kolaylıkla çemrenip çıkabilirdi ki?
Ben, onu-bunu bilmem; bildiğim bir şey varsa, o da: Her Ulusun, yok olmamak için yok etmesi gereken en başta gelen baş “DÜŞMANI”: O Ulusun başına çöreklenen “” değildir. O Diktatöre o makamı açan, çevresinde dört dolanan Çıkar Dalkavukları Güruhudur. Halkımızın ve ülkemizin selameti için en başta gelen görevimiz bu güruhları yok etmek DALKAVUKLUĞU ortadan kaldırmaktır.
Yüce Türk Halkları adına, her Halk severin, her İnsan severin “Birincil Görevi”: DİKTATÖRÜNÜ yok etmek değildir! O diktatöre cesaret veren, destek olan, DALKAVUKLUK yapan Dalkavuklar sürüsünü, Derintilerini yok etmek kutsal görevidir…
Eyy Yüce Türk Halkı: Buyurun Kutsal Görev için iş-başına..!
İşimiz, Diktatörlerimizi yok etme savaşımı değildir. Diktatörlere Cür’et, Cesaret ve Yetki veren DALKAVUKLAR kümesini yok etme savaşımıdır..!
Şu son on yıl içinde öylesine de çoğaldılar ki bu dalkavuk deriltileri, affedersiniz: Halkımızın o dobra deyimiyle:
“s.kimizi sallasak, kesinkes bir dalkavuğun kıçına dokunur!” Oldu bu son yıllarda. İşte bu kesimine çoğaldı bu çıkar dalkavukları şu sahipsiz Ülkemizde…
Bu Dalkavuklarımızı yok etmediğimiz sürece, Ulusçak, tümden “Yok Olma” sorunuyla karşı- karşıya kalacağımızı bilmemiz ve gerekenleri yapmak için bu hususu bilincimizden hiç çıkarmamamız gerekir..!
Benden söylemesi. Ötesini Yüce Türk Halkının beyni, vicdanı ve “OY!” ları bilecek artık…
*
Aynı konuda:
§ [«Savaş Tefeciliği» düzenine!]
***
Kitap Temini: Mustafa Aslan AKSUNGUR |
Filed under: Cumhurbaşkanlığı, Kültür, Mustafa Aslan Aksungur, Psikolojik Silahlar, Referandum 2017, Siyaset, Siyasi Partiler, Türkiye, Yeni Anayasa Süreci, İnsanlık |
Yorum bırakın