Kelâmını Korkak Alıştırmayanlar! Mitralgözüyle karşı tepelerden Eski dölyatağına dönüyor sanki Can Yücel |
***
K= k.k.k
Evsizim pencerem göçük
Üstüme üstüme uçtu duvarlar
Kaçtım
Ne kadar tıklatsam boş açılmıyor
Kapılar ardına dönük
Küstüm
Gülme sandığın gibi değil açık
Mezarlar gibi kimsesizim karanlık
Korktum.
İbrahim Ağören
Köy sallanır güldüğünde
Cin çarpılır değdiğinde
Beleş sofra gördüğünde
Yumuluyor ölmüş gibi
Âşık Kul Mahmut
Mekteple medrese ortadan kalktı
Meyhane kerhane meydana çıktı
Ar namus denen şey ortadan kalktı
Şimdi kişi bildiğine gidiyor
Kişi bildiğine kör gözüyle gidiyor
Gittiği körlüğe varmadan bitiyor
Güzel günler gelmez mi diyor
Kendi körlüğünü görmüyor
Kendi körlüğüyle güzelliği bekliyor
Aşık Seyrani ne Güzel demiş:
Şahinler yurdunu tuttu yarasa
Baklava yerine geçti pırasa
Şimdi rağbet deyyus ile terese
Zamane bunlara rağbet ediyor
Ne yurt kaldı ne bir yaşanacak arsa
Ekilecek alana kalmadı ekecek pırasa
Dar gün içinde insanlar birbirini sarsa
Ne deyyus kalır ne de rezilden rezil teres
Zamane merhamete güzelliğe doğru koşardı
Aşık Seyrani ne Güzel demiş:
Boy kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl’öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor
Köçeklerin yerini aldı köpekler
Çocukları aldı aklını baştan götürdü köpekler
Cücükler büyümeden oldu kan emen sülükler
Horoz dersen kedi olmuş miyavlıyor Üstadım
Aslanım diyen bir karanlık gölgede saklanıyor
Kul Mehmet’im haddim değil Üstatla yarışmak
Onun gönül güzelliği ile maksadım gönüle kapı açmak
Onun gönül güzelliğindeki mana ile merhem olup koşmak
Hatam oldu ise af ola onun gönül mısralarıyla gayemdi coşmak
Coşanlara coşturanlara koşanlara koşturanlara selam olsun
Kul Mehmet
Tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil
Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma’ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil
Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef’î
Tab’-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil
Nef’i
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
Kürsî-i liyâkat, pezevenk puşt olanındır!
Kim demiş bizde bir demokratik idare yoktur,
Ne demek, olmasa elbet dışardan alırız!
Sırredip karne usûlüyle o gümrük malını,
Karaborsaya verir, biz bize benzer kalırız.
Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.
Öyle hürriyete âşık ki kadınlar, hattâ
Hiçbir erkek olamaz onlara yol arkadaşı.
Çıkar at çarşafı teklîfine karşı, nitekim
Donu fırlattı g..ünden, açacak yerde başı.
İhtiyarlık ile gençlik diyerek,
Şu hayâtı ikiye böldürme!
Ey büyükten de büyük Allâhım,
Benden evvel s..imi öldürme
Neyzen Tevfik
Söylersin de söz içinde şaşmazsın
Helâli haramı yersin seçmezsin
Nasibin kesilir de sular içmezsin
Akar çaylar senin olsa ne fayda
Pir Sultan Abdal
İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir
Döndüm baktım, bir edalı yar gelir,
Gelir desen dar gelir;
Gün aşırı alacaklılar gelir.
Anam
Dayanamam,
Bu iş bana zor gelir.
Orhan Veli Kanık
Eğlen hocam eğlen bir sualim var
İz’an nedir erkan nedir yol nedir
Seni bana gayet fazıl dediler
İçerimde bir yaram var bil nedir
Cennetin kapısın Sallallah açar
Şeriat işini Muhammed seçer
Seksen bin evliya yurdundan göçer
Onları bekleten mutlu kul nedir
Muhammed dinidir yaptığım tapı
Bozulmaz Mevla’nın yaptığı yapı
On iki bahçede kırk sekiz kapı
Eşiği bekleyen iki kul nedir
Kıldan ince derler Sırat’ın yolu
Önünde Devletlu ardında Ali
Üçyüz altmış birdir selvinin dalı
Dalında açılan iki gül nedir
Başına bağlamış al yeşil çember
Kokuyor ağzında misk ile amber
Seksen bin evliya yüzbin peygamber
Önünde gidiyor iki kul nedir
Seyrani der diyar diyar gezmedim
Kalem alıp kaşın gözün yazmadım
Elim ile bir gemicik düzmedim
Gemi nedir derya nedir yol nedir
Seyrani
Bir arzuhal yazsan makama varsan
Ağlasan derdini davanı sorsan
Ağır hasta olsan hekime varsan
Yarana bir ilaç sürmez parasız.
Yahya Kemal Beyatlı
Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir
Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Çün bay u geda hake beraber girecektir
Allah’a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir
Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir
Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir
Bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde
İşret güher-i ademi temyize mihenktir
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir
Afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib
Kanun-i ceza acize mi has demektir
Milyonla çalan mesned-i izzete serefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir
Ziya Paşa
Filed under: Kültür, Siyaset, Yolsuzluklar, Şiir Dünyası |
Yorum bırakın