• Bu blogu takip etmek ve yeni gönderilerle ilgili bildirimleri e-postayla almak için e-posta adresinizi girin.

    Diğer 1.577 aboneye katılın
  • Kategoriler

  • Popüler Yazılar & Sayfalar

  • Sayfalar

  • Son Yazılar

  • Arşivler

  • Bizi Takip Edin

  • Meta

  • LİSANS

  • Twitter

  • Linkedin

  • Facebook

  • Yerelce

Şiir Pazarı : Kalemini ve….

 

Kelâmını Korkak Alıştırmayanlar!

Mitralgözüyle karşı tepelerden
Biçtikçe siyah başaklarını gecenin
Horull uykularımıza kasteden
O tezayaklı eşkıya
Suyolcu Memet Pehlivan
Vadesi doldukta
Güneş müfrezelerinin yaylım ateşiyle
Vuruldu şafakta
Yatıyor şimdi
Rahmet okusak da okumasak da
Kanlar içinde upuzun
Dere boyunda

Eski dölyatağına dönüyor sanki

Can Yücel

***

K= k.k.k

Evsizim pencerem göçük
Üstüme üstüme uçtu duvarlar
Kaçtım

Ne kadar tıklatsam boş açılmıyor
Kapılar ardına dönük
Küstüm

Gülme sandığın gibi değil açık
Mezarlar gibi kimsesizim karanlık
Korktum.

İbrahim Ağören

Köy sallanır güldüğünde
Cin çarpılır değdiğinde
Beleş sofra gördüğünde
Yumuluyor ölmüş gibi

Âşık Kul Mahmut

Mekteple medrese ortadan kalktı
Meyhane kerhane meydana çıktı
Ar namus denen şey ortadan kalktı
Şimdi kişi bildiğine gidiyor

Kişi bildiğine kör gözüyle gidiyor
Gittiği körlüğe varmadan bitiyor
Güzel günler gelmez mi diyor
Kendi körlüğünü görmüyor
Kendi körlüğüyle güzelliği bekliyor

Aşık Seyrani ne Güzel demiş:
Şahinler yurdunu tuttu yarasa
Baklava yerine geçti pırasa
Şimdi rağbet deyyus ile terese
Zamane bunlara rağbet ediyor

Ne yurt kaldı ne bir yaşanacak arsa
Ekilecek alana kalmadı ekecek pırasa
Dar gün içinde insanlar birbirini sarsa
Ne deyyus kalır ne de rezilden rezil teres
Zamane merhamete güzelliğe doğru koşardı

Aşık Seyrani ne Güzel demiş:
Boy kürkünü beğenmiyor köçekler
Babasına akl’öğretir çocuklar
Yumurtadan burnu çıkan cücükler
Horoz oldum diye cık cık ediyor

Köçeklerin yerini aldı köpekler
Çocukları aldı aklını baştan götürdü köpekler
Cücükler büyümeden oldu kan emen sülükler
Horoz dersen kedi olmuş miyavlıyor Üstadım
Aslanım diyen bir karanlık gölgede saklanıyor

Kul Mehmet’im haddim değil Üstatla yarışmak
Onun gönül güzelliği ile maksadım gönüle kapı açmak
Onun gönül güzelliğindeki mana ile merhem olup koşmak
Hatam oldu ise af ola onun gönül mısralarıyla gayemdi coşmak
Coşanlara coşturanlara koşanlara koşturanlara selam olsun

Kul Mehmet

Tûtî-i mu’cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil

Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil

Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma’ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil

Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef’î
Tab’-ı yârân gibi dükkânçe-i sahhâf değil

Nef’i

Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
Kürsî-i liyâkat, pezevenk puşt olanındır!

Kim demiş bizde bir demokratik idare yoktur,
Ne demek, olmasa elbet dışardan alırız!
Sırredip karne usûlüyle o gümrük malını,
Karaborsaya verir, biz bize benzer kalırız.

Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.

Öyle hürriyete âşık ki kadınlar, hattâ
Hiçbir erkek olamaz onlara yol arkadaşı.
Çıkar at çarşafı teklîfine karşı, nitekim
Donu fırlattı g..ünden, açacak yerde başı.

İhtiyarlık ile gençlik diyerek,
Şu hayâtı ikiye böldürme!
Ey büyükten de büyük Allâhım,
Benden evvel s..imi öldürme

Neyzen Tevfik

Söylersin de söz içinde şaşmazsın
Helâli haramı yersin seçmezsin
Nasibin kesilir de sular içmezsin
Akar çaylar senin olsa ne fayda

Pir Sultan Abdal

İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir
Döndüm baktım, bir edalı yar gelir,
Gelir desen dar gelir;
Gün aşırı alacaklılar gelir.
Anam
Dayanamam,
Bu iş bana zor gelir.

Orhan Veli Kanık

Eğlen hocam eğlen bir sualim var
İz’an nedir erkan nedir yol nedir
Seni bana gayet fazıl dediler
İçerimde bir yaram var bil nedir

Cennetin kapısın Sallallah açar
Şeriat işini Muhammed seçer
Seksen bin evliya yurdundan göçer
Onları bekleten mutlu kul nedir

Muhammed dinidir yaptığım tapı
Bozulmaz Mevla’nın yaptığı yapı
On iki bahçede kırk sekiz kapı
Eşiği bekleyen iki kul nedir

Kıldan ince derler Sırat’ın yolu
Önünde Devletlu ardında Ali
Üçyüz altmış birdir selvinin dalı
Dalında açılan iki gül nedir

Başına bağlamış al yeşil çember
Kokuyor ağzında misk ile amber
Seksen bin evliya yüzbin peygamber
Önünde gidiyor iki kul nedir

Seyrani der diyar diyar gezmedim
Kalem alıp kaşın gözün yazmadım
Elim ile bir gemicik düzmedim
Gemi nedir derya nedir yol nedir

Seyrani

Bir arzuhal yazsan makama varsan
Ağlasan derdini davanı sorsan
Ağır hasta olsan hekime varsan
Yarana bir ilaç sürmez parasız.

Yahya Kemal Beyatlı

Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir

Ya bister-i kemhada ya viranede can ver
Çün bay u geda hake beraber girecektir

Allah’a sığın şahs-i halimin gazabından
Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir

Yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
Şirin dahi kasdetmesi cana gülerektir

Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma
Zerduz palan ursan eşşek yine eşşektir

Bed-maye olan anlaşılır meclis-i meyde
İşret güher-i ademi temyize mihenktir

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

Nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
Divanelerin hemdemi divane gerektir

Afv ile mübeşşir midir eshab-ı meratib
Kanun-i ceza acize mi has demektir

Milyonla çalan mesned-i izzete serefraz
Birkaç kuruşu mürtekibin cay-i kürektir

Ziya Paşa

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.